“Lüfer bolluğu balıkçıyı aldatmasın”

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, son dönemde yaşanan balık bolluğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Sarı, “Balıkçılık aslında bir sistemdir, saat gibi bir terazinin kefeleri gibi çalışır. Bir kefede balıkçılık vardır, iklim verileri söz konusudur ve diğer çevresel sorunlar mutlaka yer alır. ’10 yıldır lüferi görmüyorduk, bu yıl bol. Denizimiz kurtuldu’ yaklaşımı ise doğru değil” diye konuştu. 

Lüferin bol olmasının nedeni olarak müsilajı gösteren Sarı “Geçen yıl kasım ayından itibaren müsilajın yoğun olması yüzünden endüstriyel balıkçılar, Marmara Denizi’nde avlanamadı. Çinekoplara yaşama şansı vermek zorunda kaldık. Şerden hayır doğdu Avlamadığımız çinekoplar büyüdü ve bu yıl lüfer olarak karşımıza çıktı. Aslında sürdürülebilir balıkçılığa geçmiş olsak, ileride karşılaşacaklarımızın bir işareti; bu lüfer bolluğu. Çinekoplara yaşama şansı versek, boğazları kapatmasak, Marmara Denizi bir koridor. Bu koridorda balığın bol olmasını istiyoruz ama kapıları sürekli kapalı tutuyoruz. Nasıl kapalı tutuyoruz? Boğazlar avcılığa açık. Balığın girişini engellemiş oluyoruz” dedi. 

“KÜÇÜK HAMSİLER FABRİKALARA GİDİYOR”

Marmara’da hamsinin bol olmadığını ve endüstriyel balıkçıların Marmara’dan Karadeniz’e kaydığını hatırlatan Prof. Dr. Sarı, şunları kaydetti:

“Ne yazık ki Marmara’da hamsi bol değil. Balıkçılarımız bir ara Bandırma ve Erdek Körfezi ile Kapıdağ Yarımadasının çevresinde, Gemlik Körfezi’nde de 1 ay önce sadece 1-2 haftalığına bol hamsi avladı. Hamsi bolluğu Karadeniz’de yaşanıyor. Bunun da nedenlerinden bir tanesi Marmara’daki büyük balıkçılar müsilaj endişesi ile bu sene Karadeniz’de çalışmaya başladı. Bu nedenle Karadeniz’de bolca hamsi avlanıyor. Lakin avlanan hamsilerde; küçüklerin oranı çok yüksek. Bu küçük hamsiler, harıl harıl balık unu ve yağı fabrikalarına taşınıyor. Bunu çok tehlikeli buluyoruz. Çünkü bu sene avlanan minik hamsiler önümüzdeki yıl soframıza gelmesi gerekenler. Bu sene avlarsak, seneye nereden balık avlayacağız? Balık bolluğu konusunu bir terazinin kefesi gibi düşünmemiz lazım.”

“SÜRDÜRÜLEBİLİR BALIKÇILIK ÜRETİMİNE GEÇMEMİZ LAZIM”

Balık popülasyonlarının tehdit altında olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sarı, “‘Bu sene balık bol oldu, sebebi şu’ demek yerine ‘Her yıl nasıl bol balık tutarız’ diye düşünmeliyiz. Bir yandan iklim değişiyor, bir taraftan denizleri kirletiyoruz. Denizlerdeki olumsuzluklar artıyor, balık popülasyonları zaten tehdit altında. Bir de aşırı avcılıkla yoğun bir şekilde avladığımızda, tabi ki soframızda balığı daha az ve daha pahalı göreceğiz. Bir an önce Marmara başta olmak üzere bütün denizlerimizde sürdürülebilir balıkçılık üretimine geçmemiz lazım. Ekosistem esaslı balıkçılık üretimine geçmemiz lazım. Balık elekleri ve pompaları var; şu an Karadeniz’deki teknelerin hepsinde. Hamsiyi avlıyorlar, sadece büyük balıklar hale giriyor. Küçük balıkların hepsi balık unu ve yağı fabrikalarına gidiyor. Bunların önüne geçmemiz lazım. Küçük balık avlanmaması gerekiyor” diye konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir